2015/06/23

Hatoful Boyfriend Drama CD (5-7)

05. Dördüncü Gizem

Ryouta: Umm... Sırada dördüncü gizem var. Yani...
Okosan: Coo! (Revir.)
Ryouta: Mm! Doğru! Revir.
Sakuya: İlk değersiz gizem de revirde değil miydi?
Ryouta: Evet. Sanırım ilk gizem de dördüncü de revirde.
Sakuya: Bu akademi yedi gizeminin okulun garip yerlerini doldurmasına izin veriyor mu? Bu sefer adam akıllı bir hayalet hikayesi olacak değil mi?
Ryouta: Mm! Revirde gizli bir menü* varmış. Ne korkunç...
Sakuya: Gizli bir menü mü? Bekle, kafeteryadakilerle karıştırmıyorsun değil mi?
Okosan: Cooo! (Yanlışlık yok. Kafeteryanın gizemi yok, söyleyecek bir şeyi de.)
Sakuya:  Revirde normal bir menü olacak hali yok değil mi?!
Ryouta: Gizli bir menü olduğundan başka bir şey bilmiyorum... Haydi gidip görelim.

Sakuya: Affedersiniz, Iwamine-sensei.
Shuu: Yine mi siz? Ne ihtiyacınız vardı? Yoksa fikirlerinizi değiştirip deneklerim olma konusunda katılım mı göstermeye karar verdiniz?
Ryouta: Ehhh, o değil!
Okosan: Coo! (Okosan ölümle yüzleşmeye hazır değil!)
Sakuya: Aslında sormayı dilediğimiz bir şey vardı--
Yuuya: Salut Sakuya! Yoksa buraya beni ziyarete mi geldin?
Sakuya: Se-sen niye buradasın?!
Yuuya: Biraz önce düşüncesizce çöpün içine düşüverdim! Ve sonrasında ayak bileğimi burktum.
Ryouta: Demek geldiğimizden beri burasının çöplük gibi kokmasının sebebi senmişsin!
Okosan: Coo coo! (İşte bizim Gomizaki-senpai'miz.)
Yuuya: Ne diyorsunuz çocuklar... Yoksa Sakuya'nın huyları size mi geçti?
Shuu: Öyle olsa bile, revir asistanının yine revire ihtiyaç duyması çok gülünç.
Sakuya: Size kesinlikle katılıyorum, Iwamine-sensei.
Yuuya: Yaralanmamın kimin suçu olduğunu unuttun mu yoksa Sakuya?
Shuu: Peki şuna ne dersin Sakazaki-kun? Sebebi ne olursa olsun bacağın yaralı. Zaten yeterince sorun yaşamışsın, o zaman neden onu kökünden kesmiyoruz, sonra onu bana verebilirsin? Ona iyi bakarım.
Yuuya: Ahahaha, oh hayır Sensei! Yaralı mı dedin? Benim esnek, güzel bacaklarım son derece sağlıklı! Bak, bak, gayet iyi yürüyebiliyorum.
Shuu: Pekala, öyle olabilir ama son derece sağlıklı bir bacağa da hayır demezdim.
Sakuya: Lütfen, Iwamine-sensei, bu adam ısrarla öğrenci konsey odasına gelmeye devam ederse, benim için de sorun olacak.
Shuu: Öyle görünüyor, Sakazaki-kun.
Yuuya: Bu kadar soğuk davranman gerekmezdi değil mi Sakuya? Eğer burada daha fazla durursam sanırım gerçekten bacaklarımı kaybedeceğim! Onları güvende tutayım! Adieu!

Ryouta: Sakuya'nın cidden ona harşı hiç sempatisi yok değil mi?
Okosan: Coo coo! (Bacaklar önemli! Eğer koşamayacak hale gelirsen gerçekten zor durumdasın demektir.)
Sakuya: Ne kadar reddedilirse edilsin yine de yakınıma gelmesi onun suçu. Eminim küçük bir renk versem şüphesiz anında yararlanmaya çalışır. Baş belası melez.
Shuu: Ee o zaman? Buraya biraz daha muhabbet etmeye mi geldiniz? Gördüğünüz üzere meşgulum. Aylak aylak çocuklara eşlik edecek kadar zamanım  ve enerjim yok.
Sakuya: Çok özür dileriz Iwamine-sensei. Size danışmak istediğimiz bir şey vardı.
Shuu: Bana mı?
Ryouta: Revirde gizli bir menü olduğuna dair söylentiler dolaşıyor. Bunun hakkında bir şey biliyor musunuz sensei?
Shuu: Gizli bir menü mu? Nerede olduğunu düşünüyorsunuz?
Okosan: Coo coo! (Revirde. Acıyla dolu olduğun zaman gazlayıp geldiğin yerde!)
Shuu: Öncelikle burada doğru düzgün bir menü bile yok. Burada servis işi falan yapmıyorum. Ayrıca öğrenciler bazı şeyleri bilme ayrıcalığına sahip değiller. Kesip açtıklarım da, çıkardıklarım da benim takdirime kalmıştır. Ve hiçbir çeşit menünün varlığından haberdar değilim.
Sakuya: Iwamine-sensei'den beklenildiği gibi! İyi dediniz!
Ryouta: Hayır, tarafsızca bakacak olursan bu söylenilenler oldukça korkunç! Um, Iwamine-sensei. Okulun bütün gizemlerini çözene kadar eve gidemeyiz.  Bana kalırsa buralarda bir yerlerde bu gizemle ilgili bir ipucu olmalı, bu yüzden reviri biraz araştırmamıza izin verir misiniz? Çok az da olsa olur!
Shuu: Anladım. İyi öyleyse. Sağ kanadın karşılığında.
Okosan: Coo coo! (Olmaz! Okosan vazgeçmeyecek!)
Ryouta: Lütfen bize biraz indirim yapın sensei!
Shuu: Hah. Gerçekten geveze öğrencilersiniz. Pekala. Sadece uçuş tüyüne izin veririm.
Okosan: Coo coo coo! (Uçuşsuz bir gelecek! Evet, bu yalnızca uçuşsuz bir gelecek getirir!)
Sakuya: O zaman neden şöyle yapmıyoruz sensei? Lütfen Sakazaki Yuuya'nın uçuş tüyünü alın.
Shuu: Anladım. Kardeşi olarak bunu onaylıyorsan ben de razı geliyorum. Sakazaki-kun'un uçuş tüyüne karşılık kısa bir süreliğine revirde kalmanıza izin veriyorum. Ortalığı fazla karıştırmayın.
Sakuya: Sözlerinize gönülden uyacağız, Iwamine-sensei.
Okosan: Coooo! (Hepsi Yuuya'nın sayesinde. Benim minnettarlığımı kazandı!)
Ryouta: O burada değilken kendi kendimize karar vermek gerçekten iyi bir fikir mi..?

Sakuya: Bir sürü dosya var ama hiçbir yerde menü gibi bir şey yok.
Okosan: Coo coo! (Okosan aynı zamanda revirin kokusunu hoş bulmuyor. Hemencecik kaçmayı dilerdi!)
Ryouta: Mmm, düşündüğümüz menüden farklı bir şey olabilir. Revirden hiçbir şey ısmarlayamazsın. Ve burada paketletip yiyebileceğin tarzdan hiçbir şey yok...
Sakuya: Hayır, paketletmek bir ihtimal olabilir. Acaba gizli menüden kasıtları reçeteler olabilir mi?
Ryouta: Ah anladım. Gizli ilaç... Kulağa sinsice geliyor ama...eğer konu Iwamine-sensei'yse kesinlikle vardır!
Sakuya: Ayrıca burada hayvan cesetlerini ham maddeye dönüştüren ilaçlar da var değil mi? Yasal olarak elde etmesi zor.
Okosan: Coo coo. (Okosan içinde parlak bir ruh bulunan bir şişe keşfetti! Ne kadar zengin ve tatlı bir koku...)
Ryouta: Ah, bekle bir dakika San, sakın içme onu! --Aahhh...
Sakuya: Bu ilaç... Yarım şişeden fazlasını tüketmek yüksek derecede zehirleyici.
Ryouta: Eh!? San! Senin için kötü olabilir! Tükür onu! Tükür onu hemen!
Okosan: Coo coo coo!! (Bırak beni! Bırak beni!!)
Shuu: Dedektifçilik oynamanız umrumda değil ama size sessiz olmanızı söylememiş miydim? Hem ne yapıyorsunuz si-...Oh, tanrım. O ilacı içtiniz mi?
Ryouta: Ah... O zaman bu gerçekten tehlikeli, değil mi?
Sakuya: Oko, ne kadarını içtin? Geh, şişe tamamen boş...? Oi, iyi misin?
Okosan: Coo! (Okosan bir at kadar sağlıklı.)
Ryouta: O zaman bu demektir ki uzun sürede etkisini gösteren bir zehir bu! Sonunda San acı içinde ölecek! Hepsi Iwamine-sensei'nin sapkınlığı yüzünden!
Sakuya: Ölme sakın Oko! Efendisinin izni olmadan hareket eden bir astı kabul etmem!
Shuu: Birden kalkıp koptunuz ama ne yazık ki ölmeyecek.
Ryouta: Eh?
Sakuya: Eh?
Okosan: Coo! (Okosan ölümsüz!)
Shuu: Bu bana örnek olarak verilen yeni bir ilaç. Besin desteği gerektiren durumlar için kullanılıyor. Yan etkileri olabilir ama tüm amacı ve içeriği yalnızca besinlerden oluşuyor.
Ryouta: Çok şükür...
Sakuya: Tch... Böyle bir şeyle aldatıldığımı düşünmek... Hepsi senin açlığın yüzünden Oko!
Okosan: Coo coo!! (Okosan tıkabasa doldu! Besinle dolu bir güvercin!)
Shuu: Fakat...bu çok can sıkıcı. O ilaç henüz resmi olarak piyasaya çıkmadı. Eğer bundan sonra Oko-kun beklenmedik yan etkiler gösterirse, bu onu mükemmel bir denek yapacak bu yüzden bundan hiç şikayetim yok, ancak...
Ryouta: Hayır bu kesinlikle bir sorun!
Shuu: Elimizde daha büyük bir sorun var. Sizi daha önce affetmiştim ama bu ilaç henüz seri üretime geçmedi. Bu kadarını açıkladığıma göre ne dediğimi anlayabilecek kadar zekisinizdir herhalde?
Ryouta: Eh...Um, yani...
Sakuya: Feci pahalı diyorsunuz yani.
Shuu: Aynen öyle. Le Bel ailesinin oğlundan beklenileceği gibi. Çabuk kavrama yeteneğin beni büyük dertten kurtardı.
Sakuya: Hmhmhmhmhm...
Ryouta: Hayır zafer kazanmış gibi gülmenin sırası değil şimdi Sakuya! Ne yapacağız? San'ın da benim de paramız yok.
Shuu: Vücutlarınızla ödemenizin bir mahsuru yok. Prototipe bir son verseniz bile bu borcunuzu ödemek için yeterli olmayabilir.
Ryouta: Euugh!
Okosan: Coo. (Okosan'ın kendini satmaya gönlü el vermez.)
Sakuya: Iwamine-sensei, öyleyse neden Sakazaki Yuuya'nın omzunu bu olayın ödemesi olarak size vermiyoruz?
Shuu: Sakazaki-kun...mu?
Sakuya: Evet. Tüylerini yolup bacaklarını yahut neresini isterseniz orasını koparmanızın bir sakıncası yok. Bu ilacın karşılığı olarak sayılabilir mi?
Ryouta: Uçuş kanatlarını çoktan almış olmasına rağmen mi!? Bu çok acınası!
Sakuya: Kes sesini! O dik kafalı bir melez! Zaten çok geçmeden tüyleri yeniden çıkar.
Shuu: Görünüşe göre karar verildi. O zaman daha sonra Sakazaki-kun'a bunu vücuduyla ödeteceğim.
Ryouta: Sakuya kardeşine karşı tam bir sadist.
Okosan: Coo coo! (Yuuya'nın öfke eksikliği onu su götürmez bir mazoşist yapıyor.)
Shuu: Peki şimdi tatmin oldunuz mu? Sizin yüzünüzden fazlaca zamanımı boşa harcadım. Bu odayı bir an dahi aksatmadan terk ederseniz çok mutlu olacağım.
Ryouta: Evet! Üzgünüz! Rahatsız ettik! ...Ahh, um, çok fazla olay olduğundan neredeyse unutuyordum, ama dördüncü gizem...
Sakuya: Revirin gizli menüsü Iwamine-sensei'nin gizli ilacına karşılık geliyor. Bu normal bir revirde nadiren görebileceğin türden bir ilaçtı... Bu kabul edilebilir, değil mi?
Okosan: Coo coo coo! (Bugünden itibaren Okosan, Gizli Okosan olarak bilinecek.)
Sakuya: İyi! Haydi beşinci gizeme geçelim.

Shuu: Tanrım, öğretmenlerine bakarak öğrencilerin kalitesini anlayabildikleri söylentisi doğruymuş. Daha ne kadar yoluma çıkmaya niyetliler?
Nanaki: Oh pardon, üzgünüm... Ben de dikkat ederim...
Shuu: Sen ne zaman geldin buraya.
Nanaki: Revirin yatakları cidden çok hoş... O kadar hoş ki farkında olmadan uyuyakalmışım.
Shuu: Sen de çık buradan, lütfen.
Nanaki: Taamaaam...Yaparıım...
Shuu: Lütfen yeniden uykuya dalma.


06. Beşinci Gizem

Sakuya: Ee, beşinci gizem nedir?
Okosan: Coo! (Tuvalet.)
Sakuya: Bunu duymuştum! Bütün Japon okul tuvaletlerinde uçan bir asker belirir ve çocuklar dışında herkesin kıyafetlerini parçalarmış.
Ryouta: Sana bunu kim söyledi ama baştan sona yanlış Sakuya. Beşinci gizem akşam vakti geldiğinde personel odasının yanındaki tuvaletin içinde koca bir kan gölü oluştuğuyla ilgili...sanırım?
Sakuya: Anladım. Oldukça doğaüstü, fenomenimsi bir şey. Haydi olay yerine gidelim.

Okosan: Coo. (Okosanın bu tuvaleti ilk görüşü. Ne kadar korkunç..!)
Ryouta: Haklısın. Öğretmenlerin tuvaleti bizim kullandıklarımızdan daha karanlık. Dışarıdan hiç ışık girmediğinden mi acaba?
Sakuya: Geç olduğu için. Bu şekilde iyi göremiyorum. Oi Oko, ışıkları yak.
Okosan: Coo! (Bana bırak!)
Ryouta: UWAAAAAHH! KAN!!
Sakuya: EHHHH!!
Okosan: COO COO COOOO!!
Ryouta: N-ne yapmalıyız!? Cidden yerde kocaman bir kan gölü var! Zamansız bir ölümle karşılaşan bir öğretmenin garezi gibi bir şey mi bu yoksa?!
Sakuya: ...Şöyle bir bakınca, ölümcül sayılabilecek kadar kanın olduğunu sanmıyorum. Hala taze.
Okosan: Coo coo! (Kandan bir şerit! Adı geçen kan lekeleri dışarıya doğru gidiyor!)
Sakuya: Bu demek oluyor ki kanama burada başlamış ve hareket etmiş?
Ryouta: İntikamcı ruh tuvaleti terk edip okulda mı gezmeye başlamışyani?
Sakuya: Bilinmeyenden uzak dur Kawara! Maskenin ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmak zorundayız!
Ryouta: Eğer cidden kinci bir ruhsa, istemiyorum!

Sakuya: Girdiğimizde fark etmedim ama gerçekten koridorda da kan lekeleri var. Fakat gittikleri yer...
Ryouta: Personel odası.
Okosan: Coo. (Canavar personel odasında yaşıyor.)
Ryouta: Affedersiniz!
Sakuya: Bana burada bir sorun varmış gibi gelmedi...
Okosan: Coo! (Her zamanki personel odası.)
Ryouta: Pekala, şimdilik kan lekelerini takip edelim. Personel odasının içine doğru devam ediyorlar. ..Ah, um...şuraya gidiyor...
Nanaki: Hey Kawara-kun. Hala gizem avında mısınız?
Ryouta: WAAAAH KAAAAN!
Sakuya: AAAAAHHH!!
Okosan: COO COO COO!
Nanaki: Eh? Eh?
Ryouta: Sensei! Kafanızdan kan boşalıyor kan!
Sakuya: Kanla kaplı değil misiniz!? Ne diye normalmiş gibi davranıyorsunuz!?
Okosan: Cooo! (Baştan aşağıya kıpkırmızı!)
Nanaki: Eh...eh? Ah... sahi ya.
Sakuya: Neden fark etmediniz?!
Ryouta: Kinci bir ruh tarafından ısırılmış olmalı! O kan lekeleri Nanaki-sensei saldırıya uğradığı zamandan kalma!!
Nanaki: Gerçekten anlamadım ama fazla kafanızı yormayın. Bu hep başıma gelir.
Sakuya: Hep...başınıza gelir mi?
Nanaki: Mm, mm. Biraz önce okulun yorgunluğundan dolayı azıcık dalmışım ve tamamen içim geçmiş. Sonra da düşmüşüm.
Ryouta: Ummm... Sonra tuvalete çarpıp... yere mi yığıldınız?
Nanaki: Mmm, aynen öyle.
Sakuya: DALGA MI GEÇİYORSUN SEN!
Nanaki: Öyle desen bile uyuyan insan gerçekten uyur.
Okosan: Coo coo.  (Anlıyorum. Okosan'ın da sınıfta uykusu gelebiliyor.)
Ryouta: Hayır, sınıftayken uyanık olmaya gayret etmeliyiz San. Yani sonuç olarak beşinci gizem...Nanaki-sensei'nin düşüp kendini yaralaması...Doğru değil mi?
Sakuya: Öyle. Ne gereksiz bir hikaye.
Nanaki: Aha, ahahaha, üzgünüm, fark ettiğimde doğru düzgün temizliyorum ama.

Shuu: Tanrım, yine mi siz. Bu sefer de personel odasını mı talan ediyorsunuz?
Ryouta: Ah, Iwamine-sensei! Umm, gördüğünüz gibi Nanaki-sensei'nin gümüş kanatları trajik bir biçimde kan lekeli kanatlara dönüşmüş! Onu tedavi edebilir misiniz?
Shuu: Hah... Yine kendini bir yerlere mi vurdun? Dengen o kadar bozuksa neden kafanı almayı denemiyoruz? Ağırlık merkezini şimdikinden daha dengeli hale getirebilir.
Nanaki: Hayır, şey, sadece bedenden ibaret olursam sanırım sonsuza dek dönüp dururum, bu yüzden kendimi  dizginleyeyim ben.
Ryouta: Bıldırcınların vücutları yuvarlaktır zaten, değil mi.
Shuu: Ah...
Sakuya: Bir sorun mu var Iwamine-sensei?
Shuu: Bir kez daha... koltuğumu kanla kirlettin.
Ryouta: Ah... B-bu doğru! Iwamine-sensei'nin koltuğu dehşet bir cinayet sahnesine dönmüş!
Sakuya: Nanaki... Iwamine-sensei'ye ne çeşit saygısızca bir şey yaptığını zannediyorsun!
Okosan: Coo coo!! (Tamamen kıpkırmızı! Tatlı ketçap gibi!)
Nanaki: Mm, Üzgünüm... Fark etmedim.
Shuu: Beklenildiği gibi... Ünlü öğretmenler kesinlikle değişik. Sayende medikal günlüğüm bir sanat eserine döndü. Sanırım tıbbi tedaviler ve avant-garde hareketi arasındaki uyumun olasılığını araştıracağım.
Nanaki: Gerçekten üzgünüm, Iwamine-sensei. Umm... Kitabın zararını karşılayacağım! Ne kadar?
Shuu: Bir bakalım... Fiyatını şimdi kestirmek zor olur...orjinal bir parça olduğundan. Kulağını uzat biraz.
Nanaki: Mmm....
Shuu: Peki ya... (fısıldar fısıldar)
Nanaki: Eh... Ehhhhhh?? O kadar mı? B-birkaç sıfırı yanlışlıkla koymuş olmalısın! Umm, umm... taksitle ödesem...
Shuu: Nakit lütfen.
Nanaki: Nnn...
Shuu: Revire gidelim mi? Ödemeni orada görüşürüz.

Ryouta: Aaahh... Nanaki-sensei tutuklandı.
Okosan: Cooo!! (Nanaki-sensei'nin kanatları yolunacak!)
Ryouta: O bir yetişkin, bu yüzden sadece parada anlaşabilirlerse iyi olur.
Sakuya: Hıh. Ne ekersen onu biçersin. Şimdi, haydi bir sonrakine geçelim.


07. Altıncı Gizem

Sakuya: Eve gitme vaktine çok az kaldı. Acele edelim! Şimdi nereye gidiyoruz?
Ryouta: Altıncı gizem okul sonrası koşu yolunda vahşi şeytan Teke Teke'nin çıkışıyla ilgili.
Sakuya: Teke Teke? Neymiş o?
Ryouta: Muazzam hızda koşan bir şeytan.
Okosan: Coo coo! (Koşu yolu atletizm takımı kaptanı Okosan'ın bahçesidir. Okosan ismini lekeleyen ve kötüleyen bu alçakları affetmeyecek!)

Ryouta: Pekala... Koşu yoluna geldik ama... her zamanki gibi görünüyor.
Sakuya: Görünüşe göre bunaltıcı fitness klübü her zamanki çalışmalarını yapıyorlar. Güvenilmeyecek türden yaratıklar yok.
Okosan: Coo! (Okosan'a bırakın. Aramaya gidiyorum!)
Ryouta: San her zamanki gibi hızlı koşuyor.
Sakuya: Uçmaktan da hızlı. Ama gerçekten bir canavar ortaya çıkacak mı?
Ryouta: Kimse her gün ortaya çıktığını söylemedi. Biraz daha bekleyip görelim.
Güvercin A: Ah, işte vahşi Teke Teke.
Güvercin B: Bu doğru! Bugün de çok fazla koşuyorsun Teke Teke!
Ryouta: Eh? Teke Teke mi geldi?
Sakuya: Nerede! Nerede o!?
Güvercin B: Elinden geleni yap Teke Teke! Bay bay!
Sakuya: Sen oradaki, bekle! Teke Teke nerede!
Güvercin A: Eh? Orada koşuyor işte değil mi? Atletizm takımının kaptanı.
Ryouta: San'ı mı diyorsun!?
Sakuya: Oko! Oi! Geri dön!
Okosan: Coo! (Ne var? Okosan Teke Teke'yi aramakla meşgul.)
Sakuya: Sen değil misin şu "Teke Teke"?
Okosan: Coo! (Ah, şimdi dedin de Okosan Teke Teke ismini lakap edinmiş gibi hissediyor.)
Sakuya: DALGA MI GEÇİYORSUN SEN!
Ryouta: Ahh, s-sakin ol Sakuya, b-bunu diğerlerinden daha hızlı çözdük ya sorun yok değil mi!
Sakuya: Mağara adamı! İşte bu yüzden sana melez diyorum!
Okosan: Coo coo! (Melez gibi kelimelerin hiçbir dayanağı yok! Okosan'ı aptal yerine koyma!)
Sakuya: Ancak bir aptal kendini aptal yerine koyabilir! Son gizemi de bir an önce çözelim artık!
Ryouta: Bu... Son gizem imkansız.
Sakuya: İmkansız mı? Benim sözlüğümde "imkansız" kelimesi geçmez! Son gizemin yerini göster haydi!
Okosan: Coo! (Şu an için bu imkansız.)
Sakuya: Şu an için?
Ryouta: Yedinci gizem gece vakti koşu yolunda oluyor. O yüzden gidip araştıramayız. 

0 comments:

Yorum Gönder